Bilisim
vuslat6
DURMAK YOK YOLUNA DEVAM!
O neyi getirmişse almak, neyi men etmişse hayatımızdan kovmak Müslümanlığın şiarıdır. O seçkin bir kuldur. Yol göstericidir. Yüce bir ahlak ile donatılmış kişidir. Emin sıfatının yerli yerine oturduğu kişidir. Takva’da ve Tevhid’de abideleşmiş isimdir. Sesi tüm nesillere ve çağlara yankılanan gönül eridir. Sözü ebediyete kadar ışık olacak nurdur.
Dostlukta zirveleşmiş, vefa’da göğe nam salmış bir değerdir. O Hz. Muhammed Mustafa(sav)’dir. Birincisi; O’nun yolunu takip ettiği nebiler ve resuller bizim içinde örnek olmalıdır. O resuller ki vahye teslim olmuşlar ve kurtulmuşlardır. İbrahim (as) vahiyle yürümüş ve ateş İbrahim’e “Selam!”a durmuştur.
Musa (as) vahye sırtını dayamış ve derya deniz Musa’ya “Yola devam!” demiştir. İsa (as) Vahiyden kopmamış ve gökler kapılarını ona aralamıştır. İsmail (as) vahye güvenmiş ve kendisine öteler ötesinden ödül olarak koç inmiştir. Hz. Muhammed (sav) ise vahiyle yoğrulmuş ve saadet asrını kurmuştur. Hayatlarında vahye sırtını dönenler ise bazen denizde boğulmuşlar, bazen Tih çölünde perişan olmuşlar, bazen de soğan-sarımsak kavgasında rezil rüsva olmuşlardır.
İkincisi; O’nun yanında yer alan, yol arkadaşı, dert ortağı, gönüldaşı hangi sahabe varsa onlarda bizim için eşsiz güzellikler vardır. Merhum Muhammed İkbal cahiliye dönemi insanlarını tarif ederken: “Yol kesenler, Kuran’ı öğrenince, Kuran’la tanışınca yol gösterici oldular” İsterseniz o yıldızlar gibi ışık saçan isimlerden bir kaçından da bahsedelim.
Kur’anla insan olduğunun farkına varan ve Kur’an neslinin ilklerinden olan Abdullah ibni Mesud (ra) söyle rivayet etmiştir: “Onlar (sahabe) on ayetle yetiniyor ve hemen ezberliyor ve amel etmeye başlıyorlardı.” Yine Cündüb b. Damre (ra) adında yaşlı ve hasta bir sahabe, hicret ayetleri kendisine iletilince, deve sırtında sedye ile (hicret) yürüyüşünü sürdürme kararı aldı. Ve şöyle söyledi: “Beni bir deveye yükleyiniz. Medine’ye doğru yola çıkarınız. Vallahi bu gece (bu emir geldikten sonra) Mekke’de yatamam.”Ve (Sedyeyle deve sırtında) yola çıktı ve yolda can verdi.
Üçüncüsü; O’nun getirdiği Kuran’da da hayatımıza anlamlar katacak ve bizleri ulvi seviyelere taşıyacak ölçüler vardır. İçerisinde har çağa özgü ve her nesle yönelik vahyi mesajlar barındıran bir kitap olan Kur’anla ilgili söylenecek çok sözler vardır aslında. Merhum İslam düşünürü Aliye İzzetbegoviç’in “Kur’an bir edebiyat kitabı değil, Kur’an bir hayat kitabıdır” sözü aslında afişe edilip panolaştırılmalıdır.
Bugünümüzü dünden daha mutlu ve müreffeh kılmak istiyorsak 0’nun getirdiği yol ve yöntemi benimsemeliyiz. Satırlardan sadırlara yönelen bir manevi iklimde neşv-ü nema bulmak istiyorsak O’nun söylediklerine kulak vermeliyiz. İstismarın, suiistimalin, dejenerasyonun, başkalaşmanın, laçkalaşmanın, ötekileştirilmenin ve kendi değerlerine yabancılaştırılmanın girdabında boğulmak istemiyorsak O’nun yaşam tarzını benimsemeliyiz.
Bütün bunlarda kalbimizi, kalıbımızı ve kafamızı kıblemiz ile bütünleştirmekle ve vahyin sıcağı sıcağına kendi dünyamıza indiğini hissetmekle mümkün olur. Şair ne güzel söylemiş: “Zillet yakışmaz asla, Muhammed(sav)’e tabi olana!” O halde “DURMAK YOK YOLUNA DEVAM”
HÜSEYİN EMRE AKTAŞ
Vuslat Ani yazilarinin devami: 1 2 3 4 5 6 7 8
Bugün 81 ziyaretçi burdaydı!